Kocaeli’nin Kandıra ilçesi açıklarında Karadeniz’in mavi sularının ortasında güzelliği ile büyüyen Kefken Adası’nda sadece bir ailenin yaşamasına izin veriliyor. Uzun yıllar boyunca deniz fenerinden sorumlu memur olarak görev yapan babalarından devraldıkları adada yaşayan Işık ailesi, güzelliği ile kıskandıran adadan ayrılamıyor.
Kocaeli’nin Kandıra ilçesi Cebeci açıklarında bulunan ve Karadeniz’deki iki adadan birisi olan Kefken Adası güzelliği ile görenleri kendisine hayran bırakıyor. Karadeniz’in mavi suları arasında bulunan adada yalnızca bir aile yaşıyor. Defne ağaçları ile kaplı olan ve bir kısmı Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğüne ait olan adada ailesi ile birlikte yaşayan Mustafa Işık’ın babası uzun yıllar adada gemilere yol gösteren deniz fenerinde görev yaptı. Babasının işi nedeni ile Mustafa Işık ve kardeşleri uzun yıllar boyunca adada yaşamak zorunda kaldı. Babaları emekli olduktan sonra Işık ailesi adayı terk etmedi. Meliha Işık ile evlenen Mustafa Işık, dünyaya gelen 3 çocuklarıyla birlikte uzun yıllardır adada yaşıyor. Aile küçük sandallarıyla yakaladıkları balıkları satarak ve adadaki bahçelerindeki meyve ve sebzeleri toplayarak geçimini sağlıyor.
Adaya ulaşımı küçük sandalla sağlıyorlar
Koruma altında tutulan adada sadece uzun yıllar verdikleri hizmetten dolayı Işık ailesinin yaşamasına izin veriliyor. Defne ağaçlarının arasında bulunan tek katlı evde yaşayan aile, sabahın erken saatlerinde sandalla denize açılıp balık yakalıyor, gün içinde ise evlerinin önündeki bahçe ile ilgileniyor. Aile, ihtiyaçlarını karşılamak için ise adaya en yakında bulunan Cebeci’ye ulaşımı küçük sandalıyla sağlıyor.
Kış aylarında bir süreliğine adadan ayrıldıklarını söyleyen Mustafa Işık, havaların ısınması ile soluğu adada aldıklarını ve tüm seneyi burada geçirdiklerini söyledi. Işık, adada kendilerinden başka hiç kimsenin olmaması sebebiyle korona virüsten hiçbir önlem almadan korunabildiklerini dile getirdi.
“Adaya ilk geldiğimizde ben 1 yaşındaydım”
1 yaşından beri yaşadığı adada çok mutlu olduklarını ifade eden Mustafa Işık, “Babam fenerciydi. Onun görevinden dolayı biz de burada kaldık. O günden bu yana biz burada yaşıyoruz, ilk geldiğimizde ben 1 yaşındaydım. Balıkçılık yapıyorum, bahçemiz var. Yazın buradayız. Sezon kapandığında Cebeci’ye gidiyoruz, orada kalıyoruz. Balıkçılık yaptığım için dinç kalıyorum. Benim yaşıtlarım yolda zor yürüyor. Ben genç durmamı ona borçluyum, herkes de öyle söylüyor. Burası dışarıya göre daha iyi. Mesela, yazın Cebeci’ye gittiğimizde çok sıcak, ama burası daha havadar. Virüs nedeniyle de burası daha güvenli” dedi.
“Buradan başka gidecek yer bulamıyoruz”
Evlendikten sonra adadan ayrılan Mustafa Işık’ın kız kardeşi Biliz Kalfa ise boş zamanlarında şehrin karmaşasından kaçarak adaya geldiğini söyledi. Adada kendilerini çok özgür hissettiklerini belirten Kalfa, “Babam buraya fener memuru olarak atandı. Biz de burada yaşamaya başladık. Babam emekli olduktan sonra biz buradan çıkamadık. Yıllardır biz burada yaşıyoruz. Devlette sağ olsun bizim burada yaşamamıza müsaade ediyor. Ben İzmit’te yaşıyorum. Fırsat buldukça geliyorum. Burası çok güzel. Buradan başka gidecek yer bulamıyoruz. Geçen geldiğimde her yer çok kalabalıktı. Onu görünce dedim ki biz dünyanın en şanslı insanlarıyız. Burası bir ada ama özgür bir ada. Özgürüz, hiç kimse karışmıyor. Böyle güzel bir yer burası. Burada her leyi unutuyoruz. Derdi, tasayı, virüsü, her şeyi unutuyoruz. Ayağımız hiç buradan kesilmiyor. Bazen üzülüyoruz, çöp atıyorlar. Çöpler adanın etrafında toplanıyor. Ondan şikayetçiyiz” diye konuştu.